Dr. Nurcan Törenli
Ankara Üniversitesi, İletişim Fakültesi
Tel: 0312 319 77 14 /254, e-mail: torenli@media.ankara.edu.tr
Bilgi Toplumu ve Yeni Ekonomi:
Türkiye'nin stratejik yaklaşımının öncelikleriGiriş
1990'lı yıllar, verimlilik artışına paralel olarak batı ekonomilerinin beklenenin üzerinde hızlı büyüdüğü yıllar olmuştur. Bu büyümede EİT (Enformasyon ve İletişim Teknolojileri)’ye yapılan yatırımların verimlilik artışında oynadığı rol etkili olmuştur. Bu bağlamda büyümenin sürdürülebilirliği ekonomik istikrar, rekabet ortamı, ekonomik ve sosyal kurumların işlerlik kazanmış olması yanında öncelikle, EİT, insan kaynakları, yaratıcılık ve girişimcilik alanlarında gelişmeyi destekleyecek politikaların tutarlı bir şekilde geliştirilmesine ve uygulanmasına bağlı bulunmaktadır. Bu bağlamda özellikle Internet’in ekonomide yol açtığı dönüşüm, başta ABD ve Avrupa olmak üzere, dünyanın önde gelen ekonomilerinde özel sektör, kamu kuruluşları ve üniversitelerin yaptıkları araştırmaların da ana konusunu oluşturmaktadı
r.Yeni ya da e-Ekonomi
Teknolojik gelişmeler, bilgi saklamayı ve paylaşmayı kolaylaştırmakta ve hızlandırmakta; yazı, ses ve görüntü sayısal biçime dönüştürülerek saklanmakta, işlenip, iletilmektedir. Bu olanakları kullanan kişi ve kuruluşların ilişkileri de değişmektedir. Bu değişim, toplumsal ve ekonomik hayatta bilgi toplumuna ve bilgi tabanlı ekonomiye (knowledge based-knowladge driven economy) yönelişi hızlandırmaktadır.
EİT’nin, özellikle de Internet’in değiştirdiği bu ortam, “e-Ekonomi” ya da “ye
ni ekonomi” olarak adlandırılmaktadır. Neden olduğu dönüşümün büyüklüğü açısından bakıldığında, EİT’nin yarattığı devrim, Sanayi Devrimi'ne yol açan buhar, demiryolları, elektrik gibi buluşlarla karşılaştırılmaktadır.EİT’nin enformasyon devrimine öncülük eden gücü ‘yaygınlaşma hızı’nda yatmaktadır
.1830 yılında ilk demiryolu açıldıktan 80 yıl sonra, gelişmekte olan ülkelerdeki demiryollarının oranı dünya toplamının ancak %30'u bulmuşken, Internet devriminin başlamasından 10 yıl sonra, gelişmekte olan ülkelerdeki Internet abonelerinin sayısı, tüm dünyadaki abonelerin %10'una ulaşmıştır1.e-Ekonomi’yi, EİT kullanarak ortaya çıkan yeni şirket modelleri (dot.com’lar) ve bunların işleyiş biçimleri olarak değerlendirmek yanıltıcıdır. Bu şirketlerin gelir artışlarının zayıf olmaması, kâr edememeleri, şirket değerlerinin düşmesi ve çoğunun faaliyetlerini durdurmaları, ekonominin temel kurallarında ve işleyişinde bir değişikliğin söz konusu olmadığını göstermesi açısından da bir ders niteliğindedir.
Diğer yandan bu şirketlerinin çöküşüne bakılarak, e-Ekonomi’nin bittiğinden söz edilmesi de yanlıştır. Dot.com şirketlerinin azalması, e-Ekonomi’nin bittiği anlamına gelmemekte ve e-Ekonomi, tek başına yeni iş modellerini kullanan bu tür şirketlerinden oluşmamaktadır. N
itekim son dönemde e-Ekonomi’de ISP, ASP gibi teknoloji sağlayıcı şirketlerin sayısı artmış, e-Pazaryeri gibi yeni iş modelleri hayata geçirilmiştir.EİT ve Internet’in önemi, geleneksel şirketlerin bu teknolojileri kullanarak hem ekonomik faaliyetlerini, hem de örgütlenme modellerini dönüştürmelerinden kaynaklanmaktadır. Geleneksel ekonomide şirketlerin rekabet avantajlarını belirleyen ve stratejilerini şekillendirmekte etkili olan koşullar, e-Ekonomi ortamında değişmiştir. Eski ekonomide rekabet şirketler
arasında gerçekleşirken, e-Ekonomi’de yakın ilişki içinde çalışan ağlar, tedarik ve dağıtım sistemleri arasında da rekabeti gündeme getirmiştir.e-Ekonomi'ye yönelişte rol oynayan gelişmeler
e-Ekonomi’nin olanakları
EİT ve Internet tabanlı uygulamalar, bilgi paylaşımını daha esnek, daha hızlı ve daha ucuz bir şekilde gerçekleştirmeyi olanaklı kılmaktadır. İş yapış şekillerinin değişimiyle sağlanan etkinlik ve verimlilik artmakta, buna karşın hata oranları azalmaktadır. Veri kullanımı yoğun olan finans, sağlık, sigorta, eğitim gibi sektörlerde maliyetler önemli ölçüde düşmektedir. Örneğin, sigorta şirketlerinin hasar başvurularını geleneksel yollarla alıp, işlemesi 10-15$, elektronik veri değiş
imi (EDI) sistemleriyle 2-4$, Internet uygulamalarıyla 2-4 cent maliyetle gerçekleşmektedir.EİT ile bilgi paylaşımının daha esnek, daha hızlı ve daha ucuz bir şekilde gerçekleşmesi, şirketlerin kendi içlerinde ve şirket tedarik zinciri içinde tedarikçi ve müşterileri ile bilgi paylaşımını hızlandırmaktadır. Planlama daha katılımcı bir şekilde ve daha fazla bilgiye dayanarak yapılabilmektedir. Bunun sonucunda daha doğru kararlar alınmakta, taşınan stoklar azaltılmakta, verimlilik artmakta, ürün geliştirme, satın alma, pazarlamanın müşteri istek ve ihtiyaçları bazında uyarlanması olanaklı hale gelmektedir.
Yöneticiler şirketlerinin performansını eş zamanlı olarak izleyebilir hale gelmekte, seçilen kriterler bazında şirketin durumu anında elektronik ortamda raporlanabildiğinden, yöneticiler bu verileri değerlendirerek kararlarını verebilmektedirler. EİT, şirketlerin ürün ve hizmetlerini, farklı coğrafyalara ve yeni pazarlara kolaylıkla sunmalarını mümkün kılmaktadır. Küresel rekabet ortamı, bu sayede oluşmaktadır. Çok sayıda alıcı ve satıcının bilgiye eşit şekilde eriştikleri ortama yaklaşılmaktadır.
Geleneksel (Fordist) ekonomi |
Yeni (ICT) ekonomi |
Enerji yoğun |
Enformasyon yoğun |
Standart |
Bireyselleşmiş |
Oldukça durağan bir üretim içeriği |
Üretim içeriğinde hızlı değişim |
Belirli yöntem ve donanımlar |
Esnek üretim sistemi |
Otomasyon |
Sistemizasyon |
Tek firma |
Ağlar |
Hiyerarşik yapı |
Yatay yapılanma |
Bölümlere ayrılma |
Bütünleşme |
Üretim yanında hizmet |
Hizmet yanında ürünler |
Merkezileşme |
Dağıtılmış yetki ve karar ver me |
Uzmanlaşmış tecrübe |
Çok yönlü uzmanlaşma |
Hükümetin mülkiyetinde enformasyon |
Hükümetin enformasyon eşgüdümü |
Gerek Internet şirketleri, gerekse geleneksel şirketin Internet üzerinden satış yapması (B2C), müşterilerin Internet üzerinden satın alabilecekleri ürün ve hizmetleri artırmaktadır. Müşteriler Internet ortamını kullanarak çok çeşitli satıcıların sunduğu ürün ve hizmetler hakkında detaylı bilgi almakta, bunlara dayanarak seçim yapabilmekte, seçtikleri ürün ve hizmetler kendi özel ihtiyaçlarına
uyarlanabilmektedir. EİT’nin özel sektörde sağladığı gelişmeler, seçme şansının artmasına ve fiyatların düşmesine yol açarak, müşteri yararını gerçekleştirmektedir.e-Ekonomi ve
Bilişim Altyapısıe-Ekonomi’nin başarısı, onu destekleyen Internet ve telekomünikasyon hizmetlerinin hızlı, yaygın ve ucuz olmasına bağlıdır. Ses, görüntü ve verilerin kesintisiz, hızlı, her yerden ve her şekilde, katlanılabilir bedellerle ve uygun cihazlardan verilmesi e-Ekonomi’nin hızla hayata geçmesini sağlayacaktır.
Teknolojiler
in sunulması konusundaki rekabet ile teknolojik ürünlerin fiyatını yükselten uluslararası ticari engellerin azaltılması, EİT’ye yatırım yapılmasını ve teknolojilerin kullanımını ucuzlatan iki temel etkendir. Bu etkenleri devreye sokan etkin mekanizmalardan biriside rekabetin serbest ve adil işletilebilmesidir.Teknolojilerin sunulmasında rekabetin olması, sadece teknolojiye yatırım maliyetlerinin değil, teknolojiye dayalı iletişim maliyetlerinin de düşük olmasını sağlamaktadır. Telekomünikasyon sektöründe rekabetin artması ve sektöre yönelik düzenlemelerin serbestleşmesi, iletişim maliyetlerinin düşmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu durumdan da hem sektör hem de ekonominin geneli yarar sağlamaktadır.
2001 yılı başı itibariyle OECD ülkelerinden sadece Türkiye, Macaristan ve Slovak Cumhuriyeti’nde sabit ağ hizmetlerinin sağlanmasında tekel konumunda olan firmalar vardır. Ağsız iletişim sektöründe en son monopol 1998 yılında sona ermiştir. Fakat monopolün sona ermesi serbest rekabetin hemen yerleşeceği anlamına gelmemektedir. Finlandiya, Almanya, Japonya, İngiltere ve ABD gibi ülkelerde pazara yeni giren oyuncular pazar payının %30’dan fazlasını almıştır. Avustrulya, İtalya, Kore ve İspanya gibi bazı ülkelerde eskiden tekel konumunda olan firmalar günümüzde d
e pazarın %80’ini elinde bulundurmaktadırlar.Firmalar arasında bilginin aktarılmasında kullanılan ve B2B ticaretin temel taşlarından olan kiralık hatlarda son yıllarda liberalleşme adımları hızlanmaktadır. Liberalleşme kiralık hatların fiyatlarını önemli ölçüde düşürmektedir. Özellikle telekom alanında Avrupa’da 1998’den beri yapılan reformlar etkili olmuştur.
Telekomünikasyon alanında sağlanan hizmetlerle ilgili diğer önemli bir konu da, tüketicilerin Internet’e
erişimini sağlayan altyapıdır. Telekomünikasyon firmaları ve servis sağlayıcılar farklı ülkelerde tüketicilere farklı maliyetlerde hizmetler sunmaktadır. Fiyatlardaki farklılıklar, ülkelerde Internet kullanımını etkilemekte, erişimin daha ucuz olduğu ülkelerde daha fazla Internet host’u4 olduğu görülmektedir.Internet erişiminde seçilen teknoloji, erişimin hızını doğrudan etkilemekte, dolayısıyla bağlı kalınan süreyi uzatarak ödemeleri artırmaktadır. Sonuçta bu durum Internet kullanımının yaygınlaşması önünde büyük bir engel oluşturmaktadır.
Buna karşın Internet kullanım ücreti kullanılan süreyle orantılı olarak değil de, belirli bir ücret karşılığı sınırsız erişim olarak hesaplandığında, tüketicilerin Internet’te daha uzun süre dolaştıkları görülmüştür. Bu sayede, tüketiciler kendilerini güvende hissedinceye kadar şirketler ve ürünler hakkında bilgi alma şansları olduğundan, alışveriş yapma olasılıkları da artmaktadır.Yerel pazarlarda rekabetin artırılması, genelde, yerel ağlar ile bu ağlar üzerinden sunulan hizmetlerin ayrıştırılmasını (unbundling) getirmektedir. OECD ülkelerinin çoğunda başından beri ayrıştırma gerçekleşmektedir ve Avrupa Komisyonu 2001 yılı itibariyle üye ülkelerin yerel loop’larını ayrıştırmalarını zorunlu kılmaktadır. Bunun gerçekleşmesi için daha fazla yasal düzenlemenin yapıl
ması ve rekabet hukukunun hassasiyetle uygulanması gerekecektir.Telekomünikasyon sektöründe önemli bir konu da sabit ağlar, kablo TV ağları, uydu ve kablosuz haberleşme ağları gibi farklı ağlar arasında rekabetin teşvik edilmesidir. Özellikle çoklu ortam uygulamalarına erişim sağlayan fiber optik geniş bant teknolojilerinin yaygınlaşması için hem hizmetlerin ayrıştırılması, hem de farklı ağlar arasında rekabetin artması etkili olmaktadır.
e-Ekonomi'yi geliştirecek yeni teknolojiler
Yeni fiziksel altyapının yaratılmasını sağlayacak teknolojilerin başında Internet (yüksek hızlı geniş bant), Internet-2 projesi, genetik mühendisliği, nano-teknoloji, 3G kablosuz telekomünikasyon altyapısı ve hidrojen yakıtlarını kullanan altyapı gelmektedir.
Eski ekonomi altyapılarının yeni teknolojilerle dönüştürülmesini sağlayacak teknolojiler arasında ise karayollarında trafik akışının akıllı ulaştırma sistemleriyle yönetilmesi, limanları karayollarına ve demiryollarına bağlayan just-in-time sistemlerin kurulması, akıllı hava trafik kontrol sistemleri, akıllı elektrik sistemleri,
akıllı kart altyapısının yaygınlaştırılması vb. sayılabilir. Erişilebilirlik ve devamlılık; e-Ekonomi’nin temel unsurlarıdır. Kısacası büyümeyi hızlandırma amacıyla işgücü verimliliğini ve işgücü kullanım oranlarını artırmaya yönelik olarak, EİT’ye ve insan gücüne yatırım yapılması; yaratıcılığın ve girişimciliğin desteklenmesi gerekmektedir. Bunlar e-Ekonomi’nin başarı kriterleridir.e-Ekonomi’nin getirdiği gerçek zamanlı müşteri kavramı, çalışanlara yüksek beceri sorumluluğu getirdiği gibi, teknolojinin hızlı değişimi de, sıklıkla değişen beceri ihtiyaçlarının yakın takibe alınmasını gerektirmektedir. Eski ekonomideki “statik meslek” kavramının çağrıştırdığı gereklilikler yerine, günümüzde işverenler t
eknik, yönetsel ve temel becerileri bir karışım halinde talep etmektedirler.e-Ekonomi’nin yapılanmasında devletin yeni rolü: Politikalar, düzenlemeler.
e-Ekonomi devletin bilişim altyapısına, dünya standartlarında eğitim ve öğretime, EİT’ye, devlet hizmetlerinin dönüşümüne yatırım yapmasına gereksinim duymaktadır. Tersine bir konumlanış, devletin sürecin önünde engelleyici bir role bürünmesine yol açabilecektir.
Kamu (destek) politikaları
Bu başlık altında değerlendirilebilecek politikaları esneklik sağlamak, rekabeti desteklemek, kamunun sorumluluğunu her karar ve eylemde sergilemek, tüketicinin seçme hakkına öncelik vermek, devlet yönetimine ait bilgileri erişime açmak, yaratıcılığı desteklemek ve tüm reformlarına yansıtmak, başarıyı ödüllendirmek şeklind
e sıralayabiliriz.Evrensel Hizmet İlkesi
Evrensel Hizmet İlkesi özellikle verilen hizmetlerin ücretlendirilmesinde ve yaygınlaştırılmasında, en geniş oranda kabul gören ilke konumuna gelmiştir. İlke üç temel öğeyi içermektedir: 1. Coğrafi açıdan her yerde altyapının hazır olması, 2. Ayırımcı-kayırmacı erişime izin verilmemesi, 3. Ağa erişimin kullanıcılar açısından katlanılabilir bedeller üzerinden yapılabilmesi için uygun destek. Kamusal enformasyon hizmeti açısından hizmet sağlayıcıların sunumunda katla
nılabilir maliyetler yanında, hizmetin içeriği ve erişimin niteliği de ön planda tutulmalıdır. Ticari başarılar üzerinde yoğunlaşmak, ekonomik, toplumsal kalkınmayı teşvik etmek açısından her zaman başarılı olmamaktadır. Sayısal uçurumu güçlendirici bir etki, sonuçta toplumsal gelişimin dengesiz ve derinliksiz hale gelmesine yol açmaktadır.ARGE politikaları
Gelişmekte olan ülkelerde yeni kalkınma modellerinde bilgi tabanlı kalkınma süreci konusunda bir araya gelmiş baskı grupları, STK, üniversiteler, dernekler, kamu ve özel kesim kuruluşları, kullanıcı grupları arasında gerçekleştirilen ortaklıklar ve işbirliği üzerine kurulmaktadır. Bu noktada, Ulusal İnovasyon Sistemi'nin olmazsa olmaz koşulu olan ARGE'ye devlet yardımı uygulamasında sürekliliği, ödemeler
de kesintisizliği sağlayacak bir fon tesisi önem taşımaktadır. “Devletin Yeni Rolü” başlığı altında önem kazanan uğraş, hükümetlerin teknolojik ilerleme hızını etkilemeye çalışırlarken, aynı zamanda pazar tökezlemelerine karşı, ARGE hacmini yükseltmeyi sağlayacak önlemlerle, teknoloji arenasına müdahale etmeleridir.Eğitim-öğretim politikaları
Diğer yandan öğretim politikası da, çok disiplinli yapısı ve yaşam boyu öğrenmeye gereken önemi veren yeni yaklaşımı ile ulusal katkı payını artırıcı
bir nitelik kazanmaktadır. Bu politika, takım çalışması, personel arasındaki ilişkilerin sürdürülmesi, etkin iletişim, şebekeleşme ve değişime uyum gibi yeni yetkinlik alanları üzerinde de odaklanmaktadır.Kanada hükümetinin gerçekleştirdiği uygulamalarda olduğu gibi hükümetler iş sektörlerinde, araştırma-öğretimde, yenilik yaratıcı kültürün yerleşmesi için, elverişli şartları yaratabilir; büyük-küçük bütün firmaları, yenilik yaratıcı süreçler ve iş yönetimindeki en iyi uygulama örneklerini özümsemeleri konusunda özendir
ici olabilirler. Norveç hükümetinin uygulamaya koyduğu modelde ise, yeni teknolojilerin yayınmasını kolaylaştırmaya dönük programların kapsamı, firmaları, yeni bilgi ve teknolojileri arayıp bulma, erişip nüfuz edebilme yeteneklerini geliştirmeye teşvik edecek biçimde genişletilmiştir.İnsan kaynağı politikaları
Çalışanlar da düşünebilir, yaratabilir
. Ancak çalıştıkları kurumun temel hedefi ve yaptıkları işin kurumun bütünü içindeki yeri ve etkileşimin önemi paylaşılmalıdır. Bu politikalar aynı zamanda e-Ekonomi’ye geçişte “ulusal hareketliliğin sağlanmasına” dönük bilgilendirici politikaları oluşturmaktadır. e-Ekonomi’ye uygun insan kaynağı açığının kapatılabilmesi için kısa dönemli politikalar arasında istihdam dışı işgücüne EİT ile ilgili eğitim ve sertifika programlarının sağlanması, yöneticilerin e-Ekonomi’ye uyum sağlayacak eğitimlere tabi tutulmaları, eğitimcilerin eğitimi, teknik eğitimde sertifika programları, bilgi erişim istasyonu olan tüm Internet erişim noktalarının 24 saat/7 gün açık tutulması vb. sayılabilir.Uzun dönemde yapılması gerekenler ise nitelikli işgücü ve öğretim görevlilerine gelişim olanakları ve hareket imkanının sağlanması, Üniversite-Sanayi işbirliği, yabancı dil eğitiminin çeşitlendirilmesi, Askerlikte EİT eğitimi, özgün eğitimin e-Ekonomi için tasarlanarak, insan kaynakları sisteminin oluşturulması, kırsal kesimin EİT'den yaralandırılması, eğitim planlarının uzun vade öngörülerine göre yapılandırılması, sendikal haklara eğitimin dahil edilmesi şeklinde sıralanabilir.
Kullanıcı dostu ortamın yaratılması
e-Ekonomi’ye geçiş stratejisinin temel bileşenlerinden birisi de evrensel ve uygun ücretlerle erişimin sağlanmasına dönük çabaların sürekli kılınmasıdır. Bu amaçla; uygun iletişim hizmetlerinin sağlanması için piyasa koşullarının iyileştirilmesi, erişimin kamu hizmetlerini kapsayacak şekilde geliştirilmesi, önceliğin özellikle kırsal ve az gelişmiş bölgelere ağ erişimine verilmesi, yaşam düzeyi düşük insanların gereksinimlerinin dikkate alınması, gelişmiş “kullanıcı dostu” ve “kulla
nıma açık teknoloji” seçeneklerinin geliştirilmesine ve düşünsel mülkiyet haklarına saygılı olunması temel ilkeler olarak kabul edilmelidir. Bu yaklaşımı Avrupa Enformasyon Altyapısı (EII) stratejisinin ilkeleri de yansıtmaktadır.Kullanıcı taleplerinin karar alma süreçlerinde yer bulması amacıyla “Katılımcı Bilgi Teknolojileri Değerlendirme Yöntemi” olarak adlandırılabilecek modellerin yaşama geçirilmesi önemlidir. Bu toplumsal değerlendirme tekniğinde, halk jürisi ve kamuoyu, tartışmanın tarafları, farklı
laşan gelecek senaryoları hakkında bilgi sahibi olmakta, bunları kıyaslamak ve nihai bir tavsiye kararı almak fırsatını bulmaktadır.Bu yöntem Danimarka, Almanya, Avusturya, İngiltere, Kore, Japonya hatta ABD gibi pek çok ülkede hayata geçirmeye başlamış ve bugün tüm dünyada yapılan yurttaş forumlarının sayısı 40'ı bulmuştur. AB ise bu tekniği Birlik bazında gerçekleştirmek için EUROPTA adlı bir program oluşturmuştur
5.e-Ekonomi ve Türkiye
Bilişim Teknolojileri Altyapısı
Türkiye'nin iletişim altyapısı, olanaksızlıklara karşı belli bir büyüklüğe ve teknolojik düzeye sahiptir. Ancak, ülke gelişimine daha fazla katkı vermesi için hızla genişletilmesi, yenilenmesi
gerekmektedir. Küresel bilgi toplumunun ekonomisi, tüm ülkelerde enformasyon ağlarının kurulmasını kaçınılmaz kılarken, Türkiye'nin de yüksek kapasiteli ve yaygın bir ulusal enformasyon altyapısı gereksinimi duyduğu ortaya çıkmıştır.Türkiye'nin e-Ekonomi açısından önem taşıyan imalat s
anayi ile ilgili en önemli sorunu, sanayinin teknolojik yapısı ve teknoloji geliştirme zafiyetidir. Oysa bilgi tabanlı ekonomiden beklenen verimlilik artışı, güçlü ve iyi örgütlenmiş bir sanayi ile mümkün olabilmektedir. Tabloda görüldüğü gibi Türkiye ile Yeni Gelişmiş Ülkeler'e ait verilere bakıldığında Türkiye ihracatının “teknoloji içeriği ve yeteneği” hepsinin gerisinde kalmıştır. Buna karşın dünya ticaretinde beklenti, teknoloji yoğun ihracatın artış hızının gelecekte sürmesi yönündedir. AB piyasasındaki özel korumanın 2005'de bitecek olması bu konuyu yaşamsal kılmaktadır.İmalat Sanayii Ürünleri İhracatının Teknolojik Yapısı (%)
1985 |
1996 |
Ülkeler |
DK |
DT |
OT |
YT |
DK |
DT |
OT |
YT |
Türkiye |
22 |
62 |
13 |
2 |
18 |
64 |
13 |
6 |
Hong kong |
2 |
64 |
14 |
19 |
4 |
53 |
14 |
29 |
Singapur |
42 |
11 |
15 |
32 |
13 |
8 |
14 |
65 |
G. Kore |
8 |
60 |
12 |
20 |
9 |
28 |
27 |
36 |
Tayvan |
9 |
57 |
13 |
21 |
5 |
34 |
20 |
41 |
Endonezya |
77 |
19 |
6 |
3 |
35 |
42 |
9 |
15 |
Malezya |
54 |
10 |
6 |
31 |
18 |
13 |
9 |
60 |
Tayland |
42 |
38 |
7 |
13 |
15 |
36 |
14 |
36 |
Çin |
12 |
57 |
22 |
9 |
10 |
56 |
13 |
21 |
Brezilya |
33 |
33 |
27 |
7 |
26 |
32 |
34 |
9 |
Meksika |
20 |
15 |
29 |
36 |
7 |
21 |
35 |
37 |
Kaynak:
Sönmez, A. (1999:67), "Türkiye'de 1950 Sonrası Sanayileşme Politikası Üzerine Görüşler", Bilanço 1923-1998, 2. Cilt, Tarih Vakfı Yayınları, s. 59-71, İstanbul. (DK: Doğal kaynaklara dayalı mamul madde ihracı (petrol ürünleri gibi), DT: Düşük teknoloji içerikli ürünler (tekstil, giyecek, deri mamülleri gibi), OT: Orta teknoloji içeren ürünler (otomotiv sanayii ürünleri gibi), YT: Yüksek teknoloji içeren ürünler (karmaşık elektrik ve elektronik makine ve donanım sanayii ürünleri gibi).Türkiye, bu eksikliği nedeniyle yüksek teknoloji ürün ihracatının toplam imalat sanayii ihracatındaki payı açısından gerilerde kalmıştır. Türkiye son yıllarda EİT konusuna önem verilmesine karşın, 27 OECD ülkesi arasında 13. sırada yer almaktadır. Tü
rkiye EİT pazarının toplam değeri 1997 rakamlarıyla 1 milyar 173 milyon dolardır. Türkiye’de EİT pazarı donanım ağırlıklıdır ve bu yapı giderek büyümektedir.Bilgi Teknolojileri ve Elektronik Araştırma Enstitüsü (BİLTEN) tarafından gerçekleştirilen “Bilgi Teknolojileri Yaygınlık ve Kullanım Araştırması 2000” Raporu’nda hane halkları baz alındığında bilgisayara sahiplik oranının % 12.3'e yükseldiği saptanmıştır. Bilgisayar sahipliğinin gelir gruplarına göre dağılımında dengesizliğin sürdüğü görü
lmektedir. Üst gelir gruplarında oran % 64.7 iken, orta gelir grubunda bu oran % 8.2'ye, alt gelir grubunda ise % 2'ye düşmektedir. Raporun Internet'le ilişkili verilerine bakıldığında 1997 yılında % 1 olan Internet bağlantısı olan hane halkı oranı, 2000 yılında % 7'ye yükselmiştir.Internet kullanımındaki artış OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında yavaş kalmaktadır. E-Marketer’in 2001 yılı raporuna göre Türkiye’de 2.6 milyon Internet kullanıcısı bulunmakta ve yaygınlık kazanma oranı % 5.4 düzeyinde seyretmektedir. 2006 yılında bu sayının 6.3 milyona ve % 11 oranında yaygınlığa ulaşması bek
lenmektedir. Buna bağlı olarak Internet üzerinden yapılan e-Ticaret gelirleri düşük kalmaktadır. e-Ticaret’ten elde edilen gelirler 1998 yılında 8 milyon Dolar, 2000 yılında ise 25 milyon Doları olmuştur.Türkiye bilişim sektörü 2001 yılına kadar genellikle ekonominin çok üzerinde bir büyüme göstermiştir. Ancak 2001 krizi temelde bankalar sisteminin ağır kayıplar ve yıkıntılara uğradığı bir kriz olduğu için sektörü daha da derinden etkiledi ve küçülmesine yol açmıştır. 2000 yılında yüzde otuz bir büyüme il
e 13 milyar doları aşan sektör bu kez %25’i aşan bir küçülme ile 10 milyar dolar sınırının altına tekrar inmiştir. Sonuçta EİT sektöründen elde edilen gelirler düşük kalmaktadır ve halen GSMH’nin sadece %07’sini oluşturmaktadır. Bu oran Avrupa ülkelerinde ortalama %2, ABD’de ise %4 civarındadır.Sektörün bileşenlerine baktığımızda EİT donanımı satışlarının 1999-2001 yılları arasında, 1.9 milyar dolar, 2.3 milyar dolar, 1.5 milyar dolar olarak değiştiğini görmekteyiz. Satış kalemlerindeki (nicel) artışa karşın kar marjlarının düşmesi ve diğer alt sektörlerin daha hızlı büyümesi, EİT donanımının toplam bilişim gelirlerindeki payında sürekli bir azalmaya sebep olmaktadır. Son üç yılda 300-500 milyon dolar aralığında değişen yazılım gelirleri dünya geneline göre
çok düşüktür. İrlanda, Hindistan, İsrail örneklerine bakıldığında sektörün, e-Ekonomi’ye dönüşen yapıların yaratılmasında önemli rol oynadığı görülmektedir.Bilişimin iletişim tarafına bakıldığında pazar son üç yılın ilk ikisinde iyi bir büyüme yakalamış, 1999'da 2.4 milyar dolardan 3 milyar dolara çıkmıştır. Büyük ölçüde GSM pazarındaki hızlı büyüme ve yaygınlaşmaya bağlı bu gelişme, krizle birlikte 2001 yılında operatör sayısındaki artışa rağmen küçülmeye dönüşmüştür. Taşıyıcı Hizmetler 1992'de 5.3, 2000
yılında 6.7 milyon dolarken 2001 yılında 5.5 milyar dolara gerilemiştir.İthalat bağımlı, düşük katma değerli bilişim sektörü özellikle kriz dönemlerinde ağır biçimde vergilenmekte, ithalatın kısılması için yaratılan yapay engellerle geriletilmekte ve çok az teşvik edilmektedir. Sektörün geçmişte en büyük müşterisi olan finans sektörünün krizi, devleti en büyük müşteri konumuna getirmiştir. Bilişim sektöründe istihdam yaratmanın daha düşük maliyetli olması ve bilişim yatırımlarının daha yüksek çarpan etkis
i yapması dikkate alındığında bu konuda acilen kamu politikaları üretilmesinin gereği ortadadır.Politikalar ve Düzenlemeler
Internet’le tanışma temelinde şekillenen yeni paradigmaya gelininceye değin, Türkiye'nin geleneksel telekomünikasyon politikası üç temel yönelim üzerine inşa edilmiştir: Ulusal gizlilik, soğuk savaş ve kamusal güvenlik, ihracat
öncelikli ekonomi politikaları. Bu üç ayaklı telekomünikasyon politikası hem büyümenin, hem de dış yatırımlar için bir çekim merkezi oluşturmanın bir aracı olarak görülmekteydi.1970'lere kadar bir bakıma iyi işleyen tel
ekomünikasyon politikası, 1973 petrol krizi ve diğer olumsuzluklarla birlikte kamu yatırım harcamalarındaki düşüşlerin etkisinde kalmıştır. Bu dönemde telekomünikasyon altyapısının nitelik ve kalite yönünden iyileştirilmesi anlamında sayısal teknolojiye geçiş yönünde NATO'dan gelen talepler, teknoloji ithalatını hızlandıran bir etki yaratmıştır.1970'ler değişmeye başlayan telekomünikasyon politikasında çi
zgi 1987 tarihinde, “kurallardan arındırma” politikalarının etkisiyle telekomünikasyon alanında liberalleşmenin belirginleşmesiyle noktalanmıştır. Türkiye, hem gelişmelere duyarsız kalmamak hem de güçlü yönlendirmelerin etkisine açık olma baskısını yaşamaktadır. Baskı, ulusal iletişim ağının kurulup, genişletilmesi ve güçlendirilmesi istemleri yanında bu ulusal ağı, uluslararası rekabete açma doğrultusunda özelleştirme çalışmalarına da hız verilmesi yönündedir.Türkiye’de tüm sektörlerin ü
zerinde anlaştığı bir bilişim politikası henüz geliştirilememiştir. EİT alımı, yayımı ve kullanımı belirli bir program ve politika doğrultusunda yapılmamaktadır. Ulusal ve kurumsal bilgi yönetimiyle ilgili büyük eksiklikler bulunmaktadır. TUENA raporunda, Türkiye'de 2010 yılında herkesin ulusal bilgi alt yapısına erişebilmesinin maliyeti 35 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Bu yatırımın hangi kaynaklardan ve nasıl gerçekleştirileceği açık değildir. Diğer yandan ulusal bilgi alt yapısının kurulmasında sorumluluklar yüklenmiş kurum ve kuruluşlar arasında halihazırda bir eşgüdümün bulunmamaktadır.Türkiye, KOBİ modeli açısından başarılı değildir. Procon GFK'nin Microsoft Türkiye adına, Çözüm 2000 Projesi kapsamında gerçekleştirdiği araştırma, Türkiye'de on senedir faaliyet gösteren ve % 97'si yerli sermaye ile kredi kullanılmadan kurulmuş KOBİ'lerin sadece % 20'sinde PC bulunduğunu ortaya koymuştur. Araştırmaya göre KOBİ'ler yazılım için bütçe ayıramamakta, %47'sinde ağ bağlantısı da bulunm
amaktadır. e-Ticaret uygulamalarına katılan KOBİ oranı %2 gibi düşük bir seviyededir. KOBİ’lerin ortak eylem planını oluşturacak ve yönlendirecek bir üst konsey bulunmamaktadır.KOBİ’ler açısından Türkiye’nin politika öncelikleri arasında KOBİ’lere e-Ekonomi’nin iş süreçlerine uyum sağlamalarında ve KOBİ çalışanlarının mesleki eğitimlerinin tamamlanmasında yardımcı olacak yönetim desteğinin verilmesi önem taşımaktadır. Özellikle 6. Çerçeve Programda yer alan ve KOBİ’lerin yararlanmasına sunulacak “Girişim ve Girişimcilik Ruhu” başlıklı çok yıllık programlardan yararlanma süreci başla
mışken projelerin hazırlanması ve yürütülebilmesi için bu destek önem kazanmıştır.Türkiye'nin e-Ekonomi açısından güçlü ve zayıf yanları
Güçlü yanlar:
Genç nüfus, yetişmiş teknik işgücü, girişimcilik, yeniliklere açıklık, e-Ekonomi'yi destek olacak sektörlerin bulunması (turizm, tekstil, tarım, doğal kaynaklar), çok sayıda KOBİ, küresel şirketlerin Türkiye pazarında varolması, AB'ye adaylık süreci, yaygın ve sayısal sabit telefon altyapısı,Zayıf yanlar: İnsan kaynağının genel anlamda eğitim kalitesindeki düşüklük, Araştırmacı ve yaratıcı olunmaması, e-Ekonomi konusunda vizyon ve stratejinin belirlenememiş olması, devletin fazla merkeziyetçi olması, kaynakların yetersizliği, ARGE yatırımlarının düşüklüğü, Internet erişim ve kullanım maliyetinin yüksekliği
, geniş bant ulusal enformasyon altyapısı ve bu altyapı üzerinde işleyecek e-Ekonomi iletişim ağının olmayışı, e-Ekonomi için yasal çerçevenin hazır olmayışı, yabancı sermaye girişindeki zorluklar, Internet’te Türkçe içeriğin az olması, durum saptayıcı kullanım araştırmalarının yeterince yapılmıyor olmasıSonuç yerine: Türkiye'nin e-Ekonomi’de Politika Öncelikleri
EİT ve Internet, bütün dünyada ekonomik faaliyetlerin yürütüldüğü ortamı değiştirmiş, daha rekabetçi ve yeniliklere açık bir ekonomik ortamın ortaya çıkmasını sağlamıştır. İş ve işçi tanımları, işveren çalışan ilişkileri, üretim ve pazar ortamları bu yeni gelişmelerden derinden etkilenmektedir.
EİT’ni etkin bir biçimde kullanarak e-İşletme'ye dönüşebilen ve e-Ekonomi’nin isterlerine genellikle uyum sağlayabilen şirketler uluslararası pazarlarda rekabet üstünlüğü kazanmışlardır. Bu nedenle günümüzde, bilişim sektörü toplumsal ve ekonomik gelişme açısından stratejik bir öneme sahiptir.e-Ekonomi’nin tüm aşamalarının, tedarik ve satış zincirlerinin tüm adımlarını kapsayacak biçimde gözden geçirilip bu gelişmeyi engelleyen tüm kural ve kurulların dönüşüme tabi tutulması ve ortadan kaldırılması zorunludur.
Nitekim Finlandiya deneyiminde enformasyon toplumu stratejisinin ekonomik hedefleri dört ana noktaya odaklanmıştır: Dünya ekonomisine uyum sağlama, yüksek istihdam düzeyi, canlı, atak ulusal girişimcilik, rekabetçi kamusal sektör. Yine aynı stratejinin toplumsal hedefleri de bulunmaktadır ve bunlar e-Ekonomi açısından uygun ortamın yaratılmasında kilometre taşları niteliğindedir: Dengeli toplumsal gelişme, kişisel gelişme ve ilerleme için daha uygun koşullar, olanaklar, yurttaşlar toplumu oluşturmak.EİT ve Internet e-Ekonomide hem ekonomik faaliyetlerin sürdürülmesinde hem yarattığı sinerji ve katma değerle hem de yeni ürün ve hizmetler için oluşturduğu piyasa ortamıyla anahtar öneme sahiptir. Bu noktada öne çıkan konu EİT ve Internet'in yaygın kullanımının olanaklı hale gelmesi yanında EİT ve Internet’e erişim açısından
teknik ve yasal altyapının tamamlanması ve kullanıcı becerisinin geliştirilmesi gerekmektedir.EİT ile ilintili ürün ve hizmetlerin GSMH içerisinde az olan payını artırmak için sektörün ithalata ve kaynak çıkışına dayalı yapısını, yerli sermaye yatırımı ve yabancı sermayenin Türkiye’ye çekilmesiyle güçlendirmek gerekmektedir. Yerli sermeye yatırımını özendirecek politikalar arasında ARGE destek fonları, risk sermayesi gibi EİT sektörü finansman modellerinin oluşturulması, kamu tedarik politikaları ve ihracat desteği öne çıkarken; EİT konu
sunda yabancı sermayenin Türkiye’ye çekilmesinde yatırıma uygun yasal ve teknolojik altyapı, teşvikler, işgücü beceri ve kalitesinin artırılması, konuları öne çıkmaktadır.Bu gereklilikler bağlamında Türkiye'nin bilgi toplumuna geçiş sürecinde e-Ekonomi açısından stratejik yaklaşımın öncelikleri şöyle sıralanabilir:
Kaynakça
AMOROSO, B. (1998) On Globalization, Capitalism in the 21st Century, Macmillan Press Inc., N.Y.
BELL, D. (1980) "The Social Framework of the Information Society", The Microelectronics Revolution, ed., T. Forester, Oxford, Basil Blackwell, P.500-549.
CASTELLS, M. (1996) The Rise of the Network Society: The Infomation Age, Economy, Society and Culture, Vol.I. Padstow, Blackwell Publishers.
FREEMAN, C. & Soete, L. (1997) The Economics of Industrial Innovation Cambridge, Massachusetts, The MIT Press.
HALCLI, A. & WEBSTER, F. (2000) “Inequality and Mobilization in The Information Age” European Journal of Social Teory, Vol: 3:1, p. 67-81.
HILLS, J. (1998) “Liberalization, Regulation and Development”, Gazette, Vol. 60/6, s.459-476.
HOWCROFT, D. (1999) “The Hyperbolic Age of Information: An Emprical Study of Internet Usage”, Information, Communication & Society, Vol: 2:3, p. 277-299.
KİBRİTÇİOĞLU, A. (1998) "İktisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme mod
ellerinde Beşeri Sermayenin Yeri", A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt:53, Sayı:1-4, Ocak-Aralık 1998, s. 207-230, Ankara.KUBICEK, H.& DUTTON, W. H. (1997) The Social Shaping of Information Superhighways, European and American Roads to the Information Society, New York, St. Martin’s Press.
KUMAR, K. (1995) From Post Industrial to Post Modern Society, New Theories of the Contemporary World, Blackwell Pub., U.K.
MANSELL, R.; WEHN, U. (1998) Knowledge Societies: Information Technology for Sustainable Development, Oxford Univercity Press, New York
MANSEL, R. (1999) “New media competition and accsess”, New Media & Society, Vol: 1:2, p. 155-182.
NULENS, G. & AUDENHOVE, L.V. (1998) "The African Information Society: An analysis of the information and communication technology policy of the World Bank , ITU and ECA" 12th IAMCR-Conference, Glasgow, Eylül 1998,p.1-25.
ROBIN C. & GERT van de Pal (eds.) Innovation Policy In A Knowledge-Based Economy, A MERIT Study Commissioned By The European Commission Enterprise Directorate General, June 2000.
SAMARAJIVA, R.; SHIELDS, P., (1990) “Integration, Telecomunication, and Development: Power in the Paradigms”, Journal of Communications, Vol.40:3, Summer.
SUSSMAN, G. (1997) Communication, Technology and Politics in the Information Age, Sage, London.
WEBSTER, F. (2000) “Information, Capitalizm and Uncertanity” Information, Communication & Society, Vol: 3:1, p. 69-90.
Dipnotlar
1 World Economic Outlook - The Information Technology Revolution, October 2001, International Monetary Fund
2 Kuram içerisinde “bit” (0 ve 1) tüm ve
ri işleme sürecine temel oluşturmaktadır. “Bit”ler, öncelikle enformasyon miktarı olarak görülür ve EİT’nin iletişim kapasitelerinin ölçümlendirildiği birim olarak değerlendirilir.3 Fordizm'de a) Kitle üretimi ve tüketimi, b) Yüksek standartlaşma, c) İş örgütlenmesinde yeni teknolojilerin kullanımı, d) Keynesçi ekonomik politikalar ve piyasa düzenlemesi esastır. Post-fordizm'de ise a) Küçük ölçekli küçük firmalar, katma değeri yüksek ürünler, b) ürün farklılaştırması ve esnek tüketim kalıplarına duyarlılık, c) yenilikler sürecenin değişik kombinasyonları, ürün yenilikleriyle birikime ulaşma, d) Esnek uzmanlaşma ve çok yönlü deneyime sahip işçileri EİT ile biraraya getiren işgücü örgütlenmesi e) kurallardan arındırma ve zengin pazarları hedeflemek esastır
(Amoroso, 1998:94).